DELİÇAY KÖPRÜSÜ ( 1.3)
Genellikle her yörenin
bir Deli çayı vardır. Yöre halkları bu adı uygun gördüğü için anonimleşmiştir.
Bizim Deliçay Köprümüz Düziçi Köy Enstitüsü, sonradan İlköğretmen Okulu olarak
ismi değişen okulunun öğrencilerinin emeği ve alın terinin bulunduğu, Haruniye’deki Deliçay
Köprüsüdür. Osmaniye Gaziantep istikametine giderken Kanlıgeçit mevkisinin sona
erdiği yerden sola doğru yol ayrımı vardır., Toros Dağları ile Amanos Dağları’nı
birbirine bağlayan Gavur Dağlarının etekleridir burası.Sağanak yağışlar çok olur
bu yörelerde. Kanlıgeçit’ten Haruniyeye kadar hatırı sayılır dört tane çay
bulunmaktadır.
Yol ayrımından sonra
tatlı bir eğimi olan yol vadinin dibinde Hamus Çayı ile kesişir. Üzerindeki
köprüden geçtikten sonra, orman içinden kıvrıla kıvrıla tepeye ulaşır.Yine
tatlı bir eğimle Akçakoyunlu Köyü’ne, sonra Yarbaşı İstasyonuna kavuşur. Önceden
mevcut yol toprak stabilize, bazı yerlerinde iki araç yan yana
geçemezdi.Belirli yerlerde toprak kayar yolu iyice daraltırdı, Yoldan çıkan
kayan araçlar çok olurdu. .Kanlıgeçit Yarbaşı arasında bir çok unutulamayan iz
bırakan olaylar olmuştur.. Okul gezi otobüsünün devrilmesi,en acısı Hamus Çayı’nın
Taşması sonucu çay üzerindeki köprünün yıkılmasıyla Değerli Öğretmen Ali
kahveci’ ile birlikte birçok vatandaşımızı kaybedişimiz. . Bu olayla ilgili 1969(6/D) mezunu Ahmet Özgür Öğretmenimizin
söyledikleri: “Sömestri tatili öncesiydi köprünün yıkılması. Ben cuma akşamı izinsiz olarak okuldan ayrılıp
Tarsusa gidip pazar günü öğleden sonra dönmüştüm. Malesef köprü yıkılmış o gün
Osmaniyede kalıp pazartesi veya salı günü öğle sonrası okula gelebilmiştim ve sömestri tatili önüne denk getirilerek
bir hafta uzaklaştırma cezası almıştım.
O gün rahmetli öğretmen arkadaş (ismini hatırlamıyorum, bahsettiğiniz öğretmen olabilir) köprü uçarken bir bayanı kurtarır, o esnada köprü tam uçar ve ayağı köprünün korkuluklarına takılır ve bu nedenle kendini kurtaramaz ve sel sularına kapılır. Rahmetli eğer önce can deseydi belki de daha hayatta olacaktı. Benim gözüm de şehitlik mertebesine erişmiş bir meslektaşımızdır. Ruhu şad mekanı cennet olması için dua ederim. Allah mekanını cennet eylesin.” Öğretmenlerimiz Mehmet Göl, Ekrem Güntürkün, Bingül Çelebi ve Meral Derin’den edindiğim bilgilere göre; Ali kahveci, o zaman Yarbaşı İlkokulunda Ekrem Güntürkün birlikte çalışır, Stajer öğrecilere rehberlik edermiş. Kızı Leyla Hanım da öğretmen olmuş. Bu yollarda kaybettiklerimizi rahmetle anarız.
Yarbaşı’istasyonundan sonra Düziçi Ovası kucağını açar gelenlere.
Yarbaşı, Karaçarlı, Karacaören, Çamiçi’n den sonra Hacılara ulaşırsınız.O gün rahmetli öğretmen arkadaş (ismini hatırlamıyorum, bahsettiğiniz öğretmen olabilir) köprü uçarken bir bayanı kurtarır, o esnada köprü tam uçar ve ayağı köprünün korkuluklarına takılır ve bu nedenle kendini kurtaramaz ve sel sularına kapılır. Rahmetli eğer önce can deseydi belki de daha hayatta olacaktı. Benim gözüm de şehitlik mertebesine erişmiş bir meslektaşımızdır. Ruhu şad mekanı cennet olması için dua ederim. Allah mekanını cennet eylesin.” Öğretmenlerimiz Mehmet Göl, Ekrem Güntürkün, Bingül Çelebi ve Meral Derin’den edindiğim bilgilere göre; Ali kahveci, o zaman Yarbaşı İlkokulunda Ekrem Güntürkün birlikte çalışır, Stajer öğrecilere rehberlik edermiş. Kızı Leyla Hanım da öğretmen olmuş. Bu yollarda kaybettiklerimizi rahmetle anarız.
Hacılar Haruniye arasında iki adet çay vardır. Biri Hacılar tarafında Bağlama Çayı, diğeri Haruniye tarafında Deliçay. Bağlama çayı üzerindeki köprünün yapıldığını hatırlıyorum. Köprü yokken Hacılar’ın üst kısmındaki dağlardan sel gelir. Sel ile birlikte ağaç kökleri ve dallarını, yatağı boyunca kenarlarına dizer, halk onları yakacak için toplardı. Suyun hızı azalınca, taşlarla küçük bendcikler yaparak inşaat için kum biriktiriciler devreye girerdi. Kum işini at arabacılar yapardı daha çok. Çocuklar da gücü yettiğince kum yığın eder arabacılara satar harçlıklarını çıkarırdı. Sel geldiği zaman seyir etmek için evden çıkardık olanları izlemek için. Çay üzerinde yayaların geçmesi için tahtadan yapılmış uzun bir köprüyü sel götürür, tekrar yapılırdı.Yaz ve sonbaharda suyu fazla olmazdı ama hiç de kurumazdı. Kış ve ilk baharda suyu aniden çoğalır yavaş yavaş azalırdı. O zamanlarda bir tane otobüs, bir kaç jip, Öğretmen okulunun kamyonu, jipi, pikabı, iki traktörü vardı. Otobüs Haruniye Osmaniye arasında yolcu taşırdı. Sonradan bir tane daha olmuştu. Biri burunlu marş kolu ile önden çalıştırılırdı. Bağlama Çayından geçerken çökmemek için yarım daire çizerek sığ ve sert yerlerden karşıya geçerdi. Bazı günler ortada kalır halk iterek çıkarırdı koca otobüsü. Çocuk sayısı fazla idi mahallede. Hep birlikte oyunmuş gibi izlerdik olanları. Patinaj yapıp tekerlek gömülünce kazma kürekle önü açılmaya çalışılır, yine olmazdı. Öğretmen okulunun Case marka büyük bir traktörü getirilir, uzun kalın zincirler bağlanarak çıkarılırdı. Daha sonra kalıplar çakılarak, betonarme köprü yapılmıştı.
Deliçay ise tam deliydi. Yaz kış su akar, yatağı bağlama çayına göre çok geniş ve derindi. Yazın taşların üzerinden salına salına akarken tatlı bir ses ve serinlik oluştururdu. Küçük göletçiklerinde küçük balık tutardık. .Çok sıcak günlerde mahalle arkadaşları ile küçük göletlerde yıkanırdık. Anam Deliçayda yıkandığımı duyunca çok kızar, eline bir çubuk alır,
- Ulan çocuk bir daha gittiğini duyarsam bacaklarını kızartırım der, ama vuramazdı.
Korkusu, oğlu Mehmet Yılmaz Öğretmen Okulu ikinci sınıfta iken habersiz sabun çayına gitmiş orada boğulmuştu. Ben, Ağabeyimin cenazesine tüm okulun katıldığını kıt net hatırlıyorum. Onun için akarsuya girmeme çok kızardı.
Deliçay, kış ve baharda sağı solu belli olmaz, aniden kükrer önünde ne varsa alır götürürdü. Ani ve güçlü yağışlarda koca koca kayaları sürükler, sular yatağından dışarı taşardı. Haruniye Hacılar yolunun geçtiği köprünün üzerinden taşardı suyu. Köprü taş ve kireç kullanılarak yapılmış üç gözlü idi. Kenarlarında otuz kırk santimetrelik yükselti vardı. Sonradan biraz daha yükseltilip korkuluk yapıldığı belli idi. Köprünün girişindeki, sağ yandaki taş direğinde mermer üzerine yazılmış bir yazı vardı. Yanlış hatırlamıyorsam; Vali Kazım Arat zamanında, halkın ve devletin müşterek çalışmasıyla yapılmıştır.15.12.1956 Yazı mermer üzerine oyulmuş tabla oraya yapıştırılmıştı. Her geçişte göz ilişir okunurdu. Bu köprüden Hacılar’da evi olup öğretmen okulunda gündüzlü okuyan, okula geliş gidişte, günde dört defa geçer. Haruniye yönüne giderken köprüyü geçer geçmez sağ taraf yol kenarında, Habba ve Bağdat adlarında iki kimsesizin oturduğu üstü kiremit çatılı kulübe vardı. Bağdat'a öğrencilerin bazıları ve yöre halkı fal baktırır, onlara küçük hediye veya yiyecek verirlerdi. Habba ve Bağdat'ın oturduğu kulübeyi zamanın Nahiye Müdürünün yaptırdığı söylenir.
- Ulan çocuk bir daha gittiğini duyarsam bacaklarını kızartırım der, ama vuramazdı.
Korkusu, oğlu Mehmet Yılmaz Öğretmen Okulu ikinci sınıfta iken habersiz sabun çayına gitmiş orada boğulmuştu. Ben, Ağabeyimin cenazesine tüm okulun katıldığını kıt net hatırlıyorum. Onun için akarsuya girmeme çok kızardı.
Deliçay, kış ve baharda sağı solu belli olmaz, aniden kükrer önünde ne varsa alır götürürdü. Ani ve güçlü yağışlarda koca koca kayaları sürükler, sular yatağından dışarı taşardı. Haruniye Hacılar yolunun geçtiği köprünün üzerinden taşardı suyu. Köprü taş ve kireç kullanılarak yapılmış üç gözlü idi. Kenarlarında otuz kırk santimetrelik yükselti vardı. Sonradan biraz daha yükseltilip korkuluk yapıldığı belli idi. Köprünün girişindeki, sağ yandaki taş direğinde mermer üzerine yazılmış bir yazı vardı. Yanlış hatırlamıyorsam; Vali Kazım Arat zamanında, halkın ve devletin müşterek çalışmasıyla yapılmıştır.15.12.1956 Yazı mermer üzerine oyulmuş tabla oraya yapıştırılmıştı. Her geçişte göz ilişir okunurdu. Bu köprüden Hacılar’da evi olup öğretmen okulunda gündüzlü okuyan, okula geliş gidişte, günde dört defa geçer. Haruniye yönüne giderken köprüyü geçer geçmez sağ taraf yol kenarında, Habba ve Bağdat adlarında iki kimsesizin oturduğu üstü kiremit çatılı kulübe vardı. Bağdat'a öğrencilerin bazıları ve yöre halkı fal baktırır, onlara küçük hediye veya yiyecek verirlerdi. Habba ve Bağdat'ın oturduğu kulübeyi zamanın Nahiye Müdürünün yaptırdığı söylenir.
Okuldan mezun olduk, çalıştık günü geldi emekli olduk. Yıllar sonra köy Enstitüleri ve öğretmen okulları mezunlar toplantısı çevre illerde ve okulda yapılmaya başlandı. Bu buluşmalarda Köy Enstitüleri ve Öğretmen Okullarında yapılanlar anlatılıyor, anılar paylaşılıyor.
Böyle bir buluşma için bulunduğumuz Hatay iliden Düziçi’ne bir otobüs dolusu gelmiştik. Grubun içinde Köy Enstitüsü mezunu olanlar vardı. Onları dinledik. Onların yaptığı dersliklerde, salonlarda, diktikleri ağaçların gölgesinde gölgelendik. Her gelişte eski mezunlar binalara okulun görüntüsüne bakıp bakıp iç çeker, içi kararır. Korunabilen binayı, bayrak direğinin bulunduğu bölgeyi, İrfan Çeşmesini, sinema salonunu, kalan ağaçları görünce gözleri parlar, gençleşir, dik durup, göğsünü kabartıp dört bir yanını izler.
Grup halinde Deliçay Köprüsünden geçerken Köy Enstitüsü mezunu köprü girişindeki yazıyı gördüğünde çok kızdığını söylemişti. ‘’Bizden öncekiler bu köprünün taşlarını sabun çayının orada kesip düzenlemişlerdi. Bizlerde katır arabası ve okulun kamyonu ile getirip biz yapmıştık. Hemen bunun üstüne de konmuşlar. Biz yaptık bunu biz. Hey gidi Deliçay köprüsü hey! Birçok kültürü karşıladın, yurdun dört bir yanına ilim, irfan yaymak için gidenleri uğurladın.’’ Demişti, Aslan Yeleli Derviş KURTULUŞ.
Derviş Abiyi bu konuşmasından iki yıl sonra aniden kaybettik.
YARBAŞI İSTASYONU
![]() |
DERVİŞ KURTULMUŞ |
![]() |
1973 DÜZİÇİ SARIKAYA TEPESİ |
Yorumlar
Yorum Gönder