ON İKİ EYLÜL'ÜN ÖTEKİ YÜZÜ ( 6.1)
Radyolardan televizyonlardan her gün saat başlarında; güvenlik ve huzur sağlandı, anarşistler tek tek yakalanıyor, endişelenecek bir durum yok vb duyuruları duyuyoruz izliyoruz.
Ağustos ayı sonunda tayin dilekçem işlem görmüş, Hatay iline tekrar atamam yapılmıştı. İl içi atamada İskenderun Üçgüllük köyünde göreve başlıyorum. Eşimin tayini Hatay Devlet Hastanesine yapılıyor. Bir araya tayin yaptırmak eş durumu olsa da çok zor oldu. Üç ay üç güllük ilk okulunun giriş kapısının yanında kantin amaçlı yapılmış üçe üç kulübede kalıyorum. Büyük bir okul diyebilirim. Akşamları diğer öğretmenlerin evlerinde oturup konuşuyoruz. Öğrenciler sınıflar konuşuluyor. Arada bir televizyondaki anlatılanları izliyoruz. Akşam haberlerinde açılış görüntüleri yayınlanıyor. Kasabalarda, meydanlarda Atatürk büstü açılış törenleri. Her hafta bir büst açılış töreni izliyoruz. Okul öğretmenleri dönüşümlü olarak her gün bir evde toplanıp sohbet ediliyor. Yine bir açılış töreni izlerken bu kadar Atatürk büstü açmanın sakıncalı olacağı, bunların ileride koruma sorunları yaratacağını konuştuk.
Görevden alınanlar, soruşturma açılanları konuşuyoruz. Bu konuşmalardan bir hafta sonra ifade vermeye çağrılıyoruz İskenderun merkeze. Suçlama konusu, Atatürk'ün büstlerinin açılışına karşı çıkmak. Söylediklerimizin doğru olduğunu gerekçesiyle birlikte açıklama yaptık. Bu tür uygulamalar Atatürk saygınlığı sulandırıcı olacağını belirtiyoruz. Herhangi bir uygulama yapmadan gidebilirsiniz dendi. İçimizden birisi o gün iletmiş ama kim? Bu soruyu hep sorduk Kendi kendimize. Beş kişi önceden beri orada, beşimiz de yeni gelmişiz. Herkes herkesten şüphe duyuyor.
Eş durumundan Antakya merkeze gidiş dönüş yapılabilecek bir herhangi bir okul için uğraşıyor, her hafta sorunumu anlatmaya çalışıyorum. Millî Eğitim Müdürlüğü nde görev alan yöneticiler çözüm de üretmiyor. Uzun uğraşlar sonucu Büyük Dalyan Alatoprak ilkokuluna atanıyorum. Dört öğretmenli iki derslikli bir okul. İyi de anlaşıyoruz kadro ile. Köy Amik ovasında. Küçük bir yerleşim yeri. Bir kilometrelik uzaklıktaki evlerden de öğrenciler gelip gidiyor.
Bu arada Askerî yönetim, yeni bir anayasa hazırlayıp on beş gün eleştirilere açtığını belirtiyor. Anayasanın maddeleri ve içeriklerini pek bilen de yok. Bilen de düşüncesini söyleyemez. Bu koşullarda anayasa oylaması yapılacak. Sandık başkanı olarak Demirköprü ye gidiyorum. Seçim sandığını, sandık kurulu üyeleri ile birlikte hazırladık. Oylama başlıyor. Köy muhtarı kadınları buraya yormayalım, zaten evet verecek bütün köy dedi. Müsade etmedim. Beni kenara çağırdı. Hayır çıkarsa komutan kızacak, tüm muhtarlara durumu daha önceden söyledi. Dedi. Yinede müsade etmedim, herkes sandığa gelerek oyunu kullandı. Oylama sonucunda sandıktan çıkan oylardan beş tanesi hayır olarak çıktı. Hâlâ bunları değiştirelim diye ısrar ediyor sandık başında duran ve izleyenlerden bazıları. Sonuç değişmedi. Olduğu gibi tutanağa geçildi. Bir çok sandıkta buna benzerlerinin olduğunu duyuyoruz sandık başkanlarından. Sonuçta yüzde doksan iki ile kabul edilmiş sayıldı yeni anayasa. Sivil toplum örgütleri, dernekler kapatıldı. Sendikalar susturuldu, basın sınırlandırıldı. ortam hazırlandıktan sonra seçimler yapılacak.
Küçük yerleşim yerlerinde yatılı kurs binalarının inşaatlarının temelleri atıldı. Merkezî yerlerde dershaneler gündemde.
6.Kasım. 1983 seçimlerine üç parti katıldı. Turgut Özal'ın başını çektiği Anavatan partisi oyların yüzde kırk beşini alarak seçimi kazandı. On iki Eylül anayasası diye anılan anayasaya göre yürütme görevini yerine getiriyor. Sivil yönetime geçildi diye Umut bağlanıyor. Yıllar geçtikçe partizan uygulamalar baskısını gösteriyor. Bir tayin isin varsa, kurumlardan yapılacak bir şey olursa, ya il, ilçe teşkilatlarından yahut bölgedeki partili muhtarlardan olur alınması ile yapılmaya başlandı. İki üç seçim kazanıyor, başarı sarhoşu olan bir yönetim. Devlete Çalışan kesim,bana zarar gelmesin, isim düşer korkusu ile amirine yöneticilere iyi görüntü verme çabasına düşüyor.
1402 sayılı yasa ile görevden alınanlar geçim sürecini devam ettirmeye çalışıyorlar. Yasal hak arama mücadelesini sürdürüyor, bir yandan da bir iş alanları yaratmaya çalışıyor kendi olanaklarıyla. Çay ocakları işletenler, kitap pazarlama ile uğraşanlar, pazarcılık yapanlar, imkanları olanlar ailesi ile birlikte ortak iş yapanlar, bir çözüm bulamayıp aile parçalanması yaşayanlar var.
Geçmişten gelen toplumsal duyular azalıyor, bireysellik ön plana çıkıyor. Askerî yönetim alkışlarla karşılandı, süre uzadıkça yapılan uygulamalar, baskılar duyuldukça içten içe tepki doğumu olabilir idi. Seçimler sonucunda gelen yönetim alkışlandı. Süreç içerisinde yöneticiler öncülüğünde, siyasal ve ekonomik ranta ulaşmak için her türlü girişim yasal sayılmaya başladı.
Bu arada 1402. Maddeye göre açığa alınanlar, görevden alınanların mahkeme başvuruları vardı. Mahkemeler bu gibi uygulamaların bir kısmını bozdu ve mesleğe geri dönenler oldu. Geçmişe dönük ücretlerinin bir kısmını alabildiler. Diğer bir yandan da aradan dört buçuk yıl geçmesine rağmen 12.Eylül.1980 öncesi olayları protesto eylemlerine katılanları mahkemeye sevk etme çabaları sürüyor.
Görevinden istifa ederek ayrılan öğretmene iki yıl sonra, bir eylemden dolayı görevde olmadığı halde kınama cezası tebliği bile yapıldığını duyuyoruz.
Her gün otogara gelip, İskenderun, Kırıkhan istikametine giden dolmuşların birine biner, Alatoprak yol ayrımında inip iki km yürüyerek okula ulaşır idim.
Bir garip durum ile karşılaştım Antakya otogarında. Van da Yıldız oteline giriş sokağının köşesinde tablada kolanya satan bir sivil polis vardı. Onun istihbaratçı olduğunu çoğu kişi bilirdi. Biz de onun narkotik ile ilgileniyor diye düşünürdük. Aynı kişi, aynı tabla. Sakalı uzamış giyim tarzı değişikliği var. Tablası ve kolanya şişelerinden anımsadım. Kolanya fiyatın sordum sesini almak için. Evet aynı ses aynı kişi. Usulen küçük bir plastik kolanya şişesi aldım. Bir seferinde Antakya dan sürgün edilen, mahkeme süreci devam eden bir ağabeyi yolluyoruz, üç dört kişiyiz. Araca binilme anında kolanya satıcısının fotoğraf çektiğini fark ettim. O anda tamam yanilmiyorum artık bu o adam. Diye düşünüyorum. Şüphe ya onun arkasından dolanır geçerdim çoğu zaman.
Alatoprak köyü ilkokulunda iki yıl çalıştıktan sonra, Hassa Ardıçlı köyü ilkokuluna tayinimiz yapılıyor. Dönem, Özal dönemi. 80 li yıllar On iki Eylül uygulamalarının etkisi sürüyor. Ardıçlı Kırıkhan Hassa yolu üzerinde bir yerleşim yeri. On iki öğretmenli yola yakın bir ilkokulu var. köy halkı buraya Üç kilometre yukarısında bulunan Hacılar Köyü'ünden gelmişler. Hacılar köyünün bir bölümünde heyelan tehlikesinden dolayı, halk arasında afet evleri diye adlandırılan devlet tarafından iskan evleri yapılmış. Evler bahçeli, tek katlı, çatılı sokakları planlı bir şekilde düzenlenmiştir. Sokak araları geniş, kuzey güney, doğu batı yönündedir. köyün hemen önünden Antakya , Kırıkhan, Hassa yolu geçmektedir. Halkın çoğunluğu çiftçilik ile geçimini sağlıyor. Hassa ovasında bulunan tarlalarında, buğday, arpa, çeltik, pamuk, mısır ekimi ile birlikte bağcılık yapılmaktadır. Yörenin üzüm ve susuz alanda yetiştirilen incirleri ünlüdür. Hassa yakınlarındaki Asi ırmağına kavuşan karasu üzerine kurulan Tahta köprü barajından sulama yapılıyor. Köyün yakınlarında leçelik (volkanik taşlı arazi) bir alan bulunmaktadır. Yalnız içme suları yetersiz, evlere dönüşümlü olarak su verilmektedir. Kış aylarında Kahramanmaraş yönünden gelen poyrazı olur zaman zaman. yaz aylarında Amanoslar'dan aşağıya doğru sıcak esen dağ yeli olur. Estiği günlerde kavurur, geceleri dahi sıcak olur. Ara sokaklar da toprak olduğundan toz ile beraber sıcak katmerleşir.
Anavatan partisinin üst üste seçim kazanması, başarı sarhoşluğunu da beraberinde getiriyor. Partinin ileri gelenleri her türlü keyfi uygulamalarına devam ediyor. Mülki ve idari amirler parti yetkililerinden habersiz adım atmaz oldular. Bu gibi tutumlar, çalışanlar arasında yaranma ve öne çıkma, muhalif olmama gibi olumsuzluklara sebep olmakta. Bir gün Milli Eğitim Müdürü ve Şube müdürü okulu ziyarete gelmişti. Günlerden cuma. öğle saatlerinde amirler cuma namazlarını kılmak için okulun hemen yanındaki camiye gidince okuldaki öğretmenlerin yarıdan fazlası peşinden gitmişti. Öğrenciler uzun teneffüs yaptı. Her zaman giden iki kişi vardı ama o gün diğerleri bizi şaşırttı, gülmüştük. Bazı değerlerin bile dejenere olması düşünülmesi gereken konular. Buna benzer yaşanmışlıklar diğer yerleşkelerde de olup bitiyor.
Aradan dört buçuk yıl geçtikten sonra Kahramanmaraş olaylarını protesto etmek amacıyla bir saatlik derse girmeme eylemine ilişkin işlemlerin devam ettiğini duyuyoruz. Bu eylem ile ilgili iki üç gurup işleme tabi tutulmuş, görevden alma, açığa alma, sürgün edilme gibi uygulamalar olmuştu. Bir ara Kahramanmaraş olaylarını protesto için bir saatlik derse girmeme eyleminden dolayı görevden alınan, Samandağ'ında görev yaptığımız Reşit Bey geldi okula. Okulları dolaşarak tatil ve hikaye kitaplarını tanıtıyor. Öğretmen olduğunu görevden alındığını da bir ara söylüyor öğretmenlere. Dört yıl aradan sonra karşılaşmıştık. Bir müddet konuştuk geçmişlerden. Reşit Samandağ Sutaşı köyünde, Bektaş Koyunoğlu'da idi o zaman. Bektaş, Antakya'da kardeşi ile birlikte çay ocağı açmış orada çalışıyormuş. Reşit kitap tanıtım işini bitirdikten sonra ayrıldı başka bir okula uğramak için. Gittikten sonra öğretmenlere arkadaşa yardımcı olalım dediğimde adam görevden alınmış kitabını da alıp başımız ağrımasın boş ver deyip kitapları müdür odasında beklettiler.
KOLTUKTA OTURUP KALKANLAR
İlçe milli eğitim müdürlüğünden okula telefon ediliyor. Öğleden sonra ilçeye gitmem istenmiş. Bana verilecek bir yazı varmış. Ders bittikten sonra, ilçe milli eğim müdürlüğüne vekaleten bakan müdürün odasına kapıyı çalarak girdim. Masanın üzerinde bir sarı zarf duruyor. Mahkeme için soruşturma yazısı olduğunu tahmin ettim. Müdür, zarfı imza karşılığında teslim edince ellerini oğuşturarak şimdi Sugediği Köyüne verilecek birini bulduk diyor. Sugedigi Köyü Ardıçlı dan yirmi km uzaklıkta, Suriye sınırında bulunuyor. Yolu olsa da olaşımı zor.. Davranış tarzından dolayı makam adı ile hitap etme gereğini duydum.
- Bak Müdür, bu koltuğa çok oturup kalkan oldu. Bazısı tatmin oldu gitti, bazları ise tatmin olamadan acı duyarak gitti. Bu davranışın yanlış, gün gelir aynı okulda çalışabiliriz diyerek odadan uzaklaştım.
Parti içinde ağırlığı olan bir diğerinin ayağını kaydırıp onun yerine geçme çok oluyor. Bir ay sonra yeni müdür atanıyor. Vekil müdürün, bari beni memleketime verin dediğini öğreniyorum. Aynı okulda çalışmak nasip olmadı, gitti ilçeden.
Yeni ilçe milli eğitim müdürü de garip davranışlar sergiliyordu.
Özal dönemi. 80 li yıllar Oniki Eylül uygulamalarının etkisi sürüyor. Ardıçlı Kırıkhan Hassa yolu üzerinde bir yerleşim yeri. On iki ogretmenli yola yakın bir ilkokulu var o zaman. Hatay valisinin tayini çıkmış gidecek. Gitmeden önce ilçelere gidip vedalaşma yapıyormus.. ilçe millî eğitim müdürlüğü telefon zinciri ile yol üstündeki okuldaki öğrencilerin saat 10 - 11 arasında yol kenarında durarak valinin geçişini selamlayacak diye haber veriyor. Kış günü. Ardıçlı da bir Poyraz esintisi var, yağmur geldi gelecek. Okul Müdürü Mustafa Bey durumu açıkladı. Öğrencilerin eline bayraklari tutusturduk. Vali geçerken sallayacaklar.Yol kenarına dizildik. Bekledik yirmi dakika geçti. Birinci sınıfları okutuyorum. Çocuklar üşüyor. Dayanamadım sınıfımı alıp okula geldim. İlçe müdürü Aktepe de karsilayacakmis, geçerken öğretmenleri sayıp geçmiş. Ertesi gün okula geldi. Devlet büyüğüne saygısızlık yaptın, amirin emrine uymadin senin için iyi olmayacak dedi. Ben doğrusunu yaptım. Gereğini yapın karşılığını verdim. Bu arada dört yıl önce Samandağı nda çalışırken Maraş olaylarını protesto etmek için bir saat derse girmedigim eylemden dolayı mahkeme çağrım tebliğ edilmişti. Biraz da cekinmedim değil. Önceki yıllarda birçok arkadaş görevden atılmıştı soruşturmasız.
Açığa alınanlar, görevden alınanlar yargı yoluna gitmişlerdi. Mahkeme kararı ile tekrar görevlerine dönmeye başladılar. Arkasından hemen görev yerleri değiştiriliyor. bir bakıma sürgün oluyorlar. Daha sonra kesilen ücretlerini toplu ödenmesi kararı veriliyor. Çelişkili uygulamalar iç içe. Bir yandan göreve geri donenlere birikmiş ücretleri geri ödeniyor, diğer taraftan yeni soruşturmalar. Müfettişler soruşturma takiple uğraşıyor. Bir süre sonra ne hesap edildi ise, hükümet sicil affı çıkarıyor. Bizim soruşturma da kendiliğinden düşüyor.
Okan üç yaşında, Kurtuluş ilk okula başlayacak. İlk okulu beş yıl aynı okulda ve aynı öğretmende okumasını istiyorum. Beş yıl daha burada kalmak ta istemiyoruz. Eşimin sağlık personeli, İskenderun Devlet Hastanesine tayinini yaptırmak için iki ay uğraşıyoruz.
Eş durumu nedeniyle Hassa dan İskenderun a tayin için çok uğramıştık. ANAP li birinin referansı olmadan tayin oyalanıyor veya hiç yapılmıyor. İki çocuk ortada, okula devam edemiyor. Her hafta ile gidip sözel dert anlatmaya çalışıyoruz, olmuyor. Tesadüf bir köy muhtarı hoca ben sana yardımcı olurum diyerek birlikte il milli eğitim müdürü odasına giriyoruz. İki kişi daha var içeride. Biri benimle aynı okuldan mezun Düziçili Veli Alaca. Onun da yanındaki bir muhtar imiş. Konuşma sırasında öğrendim. Müdür Veli ye dönerek Veli süresini tamamladı, yapalım artık işini dedi. Sıra bizi dinledi. Durumu anlattık. Muhtar ile çok samimi olduğu ses tonu ve hitap şeklinden anlaşılıyor hemen. Birbirlerini parti içinde kolladıkları anlaşılıyor. Bak Osman Bey seni İnönü ye geçici müdür yardımcısı olarak vereceğiz, ancak bizim arkadaşlar ne derlerse geriye çevirmeye çeksin. Yönetmenlik e göre çalışırım diyorum, sanki olacakmış gibi. Olmadı sen bu işi beceremezsin. Seni Bitişik Köyüne verebiliriz deyince tamam orası olsun diye konuyu bağladık. Bir hafta sonra da tayin yapıldı. Veli ile değerlendirdik durumu. Milli Eğitim Müdürü ikimizi de şahsen hiç tanımaz ve görüşmedik. Muavinlerle görüşürdük hep. Oysa dosyalara bütün bilgiler gayrı resmi olarak konmuş. Sadece birinci şubenin işareti resmi onu biliyoruz. Artık kuralsızlık kural, olmaya başlamıştı. Yasal bir durum bile bir kanaldan hallediliyordu.
Eş durumundan iki ay sonra da ben Bitişik köyü ilkokulunda çalışmaya başladım.
EKİP ÇALIŞMASI
Bitişik köyü İskenderun'un kuzey doğusunda, Bekbele kasabasının üst tarafında Amanos Dağları'nın yamacına kurulmuş, denizi kuş bakışı gören küçük ve eski bir yerleşim yeri. Okulu, iki derslikli iki öğretmenli bir okulu var. Ulaşımı İskenderun belediyesinin iki saatte bir kalkan otobüsü ile yapılıyor.
Bitişik köyü dağ yamacına kurulmuş, her evin önünde birer dönüme yakın bahçeleri var. Ağaçlı yeşillik dolu bir köy. geçim kaynakları kısıtlı. hayvancılık yok tarım yok. yetişen gençler, sanayide, özel haddahanelerde iş buldukları ölçüde çalışırlar. Gündüzleri genelde orta yaşlı ve yaşlılar bulunur. genç kesim akşam üstü köye gelir, sabah erken saatlerde yola koyulurlar. Okulda 1.2.3. sınıflar bir arada, 4.5. sınıflar bir arada eğitimlerini alıyor. Normal öğretim uygulanmakta. Okulun bulunduğu alan denizi ve İskenderun merkezini ,limanı gören bir yerde bahçesi mevcut öğrenciye yetecek büyüklüktedir. köye giren yolun solunda ilk okul, sağında köy camisi bulunuyor. Ayrıca Süleymancılar diye adlandırılan tarikatın üç katlı kuran kursu hemen göze çarpar. Bu kurs binasında yatılı olarak, çevre ilçe ve köylerden gelen genç ve çocuklar bulunmaktadır.
Okulun diğer öğretmeni köyün yerlisi. Öğretmen okullarının fark derslerinden sınava girip öğretmenlik diploması alarak öğretmenliğe başlamış. Uzun yıllar da bu çerçevede görev yapmış. Kendi imkanlarıyla okul bahçesini düzenlemeye çalışmış, uğraşmayı seven biri. Uyum içinde çalışıyoruz. Benim köye geliş gidiş yapman epeyce de yorucu oluyor. Bazı günler otobüs gelmiyor veya otobüsü yetişemediğim günlerde yaya olarak inip çıkmak zorunda kalıyorum. Normal öğretim uyguladığımız için öğle yemeği sorun oluyor. Beslenme çantam da olması gerekiyor. Sabah saat dokuzda başlayıp saat on ikiye kadar, öğleden sonra bir buçuktan üçe kadar çalışıyoruz. Otobüs dört yirmi de geliyor onu beklemek gerekiyor. Bu bekleme süresi okul içinde geçiyor. Birkaç ay sonra öğrencilerin eve çanta taşımasını, ev ödevlerini kaldırdık. Saat iki kırk beş ten sonra etüt çalışması yaparak öğrenme süreci açığını kapatıyoruz. Öğrenciler Sabah daha mutlu güvenli ve zamanında geliyorlar. Eleştiriler oldu. Günler geçtikçe anne baba çocuk çekişmeleri azaldığı görülmektedir. Öğrenmelerinde de davranışlarında da olumsuzluk yaşanmadı. İki yıl boyunca uygulamayı sürdürdük. Bize birazcık da yük getiriyor. Biz de Ertesi günün günlük planlarını da yapıyor, plan hazırlamayı devreden çıkarmış oluyoruz.
Atamalar belli aylarda yapılması gerekirken, atamalarda kural dışı uygulamalar hızlandı. Müfettiş olabilme, idari kadrolara gelebilecekler, hasta sevkleri, var olan yönetmenliklere rağmen kurallara uyulmadan belli kesimlerin keyfiyetine göre sürüp gidiyor.
Öğretmenler üzerinde uygulanan yanlış uygulamalara ve özlük haklarını korumalarını koruma, sendikal faaliyetlerini gerçekleştirmek için çalışmalar yapılıyor. Sendikal hakların alınması için çalışmalar var. Uluslar arası sözleşmelerden doğan çalışanların sendikal hakları olmasına rağmen memurlara böyle bir hakkın anayasada olmadığından sendika kuramayacaklarından bahsediliyor. sendikal faaliyetler güvenlik güçleri ve amirler tarafından engellenmeye çalışılıyor. Anayasada memurlar sendikal faaliyette bulunamaz diye hüküm de yoktur. Memurlar amatör bir ruh ile sendikal çalışmalarını sürdürmeye çalışıyorlar. Sendika odalarında oturumlar, seminerler düzenleniyor. Yapılacak çalışmalar planlanıyor. iş yerlerinde sendikalı sayısını çoğaltmaya çalışılıyor. Sendikal hakların alınması, usulsüz atamaların son bulması, ücretlerin artırılması, ilk okul öğretmenleri yardım sandığı (İLK-SAN) ve öğretmen evlerinin yönetiminde söz sahibi olunması amacı ile büyük kentlerde mitingler yapılıyor. Ülke gündemi ile ilgili basın açıklamaları yapılıyor. Bütün bu faaliyetler yasaklama ve engellemelere rağmen yapılıyor.
Ulaşım sorunu öğle yemeği sorunu var iken,bir de sağlık sorunları eklendi. Vücut eylemde. Mide ameliyatı gerçekleştirildi. Gidiş dönüşü kolay olan bir yer istedim. Dört kilometre aşağıdaki Bekbele ilkokulu na atandım. Beldenin merkezinde, İkili öğretim yapılan, on sekiz kadrosu olan bir okul. Mustafa Dağlıoğlu okul müdürü. Diğer öğretmenleri de tanıyorum. Düziçi Öğretmen okulu, Hatay, Kilis, Mersin, Tunceli öğretmen okullarından ve eğitim enstitülerinden mezun olmuş öğretmenler.
Bir kısmı İskenderun a gidiş dönüş yapıyor,bir kısmı Bekbele'de oturuyor. Uyumlu bir kadrosu var. Kısa süre sonra okul müdürü Mustafa Dağlıoğlu kalp krizi sonucu vefat etti. Okul ve Bekbele halkı için üzücü bir durum oldu. Yerine hizmet yılı fazla olan, uzun yıllar bu okulda görev yapan, Bostan Yılmaz'i idareciliğe müracaat etmesi için zorladık. Sonuçta idareci okulun kendi kadrosundan oldu. Ekip uyumlu olunca çalışma yoğun olsa da, istekli çalışıyoruz. Her öğretim yılı sonlarında bir piyes gösterisi yapılıyor. Geleneksel hale geldi piyes ve sahne gösterileri. Beldenin ve okulun bir salonu da yok. Okul bahçesinde öğretmen ve öğrenciler üç gün içinde bir sahne kurarlar. Perde, ışık, olanakları ölçüsünde ses sistemi oluşturulur. İki üç perdelik oyunlar gösterimde olurdu. Sahne gösterileri içinde, korolar, sololar, skeçler, pandomimler de yer alırdı. Okul bahçesinde oluşturulan gösterim alanı dolar, okul duvarı dışına tasardi izleyici kitlesi. En çokta sahnelecek oyunlar için ilçenin onayını almak zaman alırdı. Biz, sahnelecek oyunun bir mesaj vermesini, konulu olmasını ister ona göre eseri onaya gonderirdik. Konuşmacıların yapacakları konuşmanın metni, skeç ve parodilerde yapılacakları ayrıntıları, türkülerin isimleri gibi ayrıntılar istenirdi.
Hazırlık Çalışmaları mesai saatleri dışında yapılır program aksaması olmaz, olursa da telafi edilir. Genellikle piyes çalışmalarını Mahmut Cinkir, Fatma Düzgün Nurten Görürüm ile birlikte yürütürdük. Hüseyin Tunç sahne kurulumunu gerçekleştirir ekibinin başında olur. Ağaç işleri ve dikiş becerisi var Hüseyin Tunç un.
Sacide Yılmaz, sorunlarla baş etmeye çalışır, müdür karısı okul yarısı. Tiyatroyu sever, müzik etkinlikleri düzenler.
Binnaz Hanım malzemeleri temin ederdi köyden. Ali Aran eleştirmen idi. İzler eleştiri yapar. Hakkı,ben yoruluyorum, herkes bir şeyler istiyor bıktım diyerek tepki verir. Ruşen sakin, bilet ve çekiliş planlar, organize eder. Makbule Mahmut halk oyunları sorumluları. Meral, Ayşe, Duygu Devrim, Tülay oyuncuların makyajını yapan, sahne görünümünü, düzenleyen, program akışını sağlayan öğretmenler. Zaman zaman tartışmalarla akışında oluyor her şey. Mahmut, Müdür Bostan ve ben bazen patlar alevlenirdik birden. Üç gün sürer gerginlik.
Fatma Düzgün, Binnaz Kesik, Ruşen ve ana sınıfı öğretmeni Gulşen çay pasta faslı düzenler, dağınıklığı toparlar idiler.
Bir araya gelinen toplantılarda okul ve öğrenci konu olurdu hep. Bu durumun hem olumlu hem de olumsuzluğu vardı. Ufuk daralması, bakış açısı, sosyal çevre anlayışı konusunda daralma yaratıyor. İskenderun un eksikliklerinden biri de tiyatro, sinema ve diğer sosyal etkinliklerin yeterince olmayışı da bu durumu etkiliyor. Müdür okul lojmanında kalırdı. Geceleri uykusu kaçınca derslikleri kontrol eder oldu. Okuduğu kitapların içeriğini paylaşmadan duramazdı. Öğrencilerle aralarında geçen diyalogları sık sık anlatırdı. Usanmaz bıkmaz.
Bir öğretmenler kurul toplantısı sonunda sendika konusu açıldı. Uzunca da konuşuldu. Önceleri konuya kimse karışmaz sessizce dağılma olurdu. Keyfi uygulamalar yönetmeliğe dahi uymamalar kendiliğinden bu durumu doğurmuş olabilir diye düşünüyorum. İki sendika var Eğitim iş kolunda, amatörce faaliyet gösteren. EĞİTİM SEN, TÜRK EĞİTİM SEN. Üye olun sendikalı olun diye uğraşıyoruz. Çekinen yine çekingen davranıyor. Sendikalı sayısında artma olunca o kesim de sendikaya ılımlı bakmaya başlar. Bir öğretmenler kurulu toplantısında gündeme sendika konusunun eklenmesini önermiştim. Müdür yönetmenliğe uygun değil olmaz demişti. Teneffüste konuşuyoruz ancak kendi aramızda.
Okulda müdür yardımcısı kadrosu boş müracaat ettim. Müdür de olumlu yönde görüş bildirdi. Bekledik peşine de düşmedim. Sınıfımız var, yarım günlük çalışma, çocuklarımla da ilgilenmek gerektiğini de düşününce sormayı bile aklıma getirmedim. Sonuçta Bitişik köyünde beraber çalıştığımız arkadaş idareci olarak gelmişti.
On beş gün sonra milli eğitim müdürlüğünde seni 1. Şube sorup duruyor öğretmenler kurullarında konuşmalarında dikkat et bizimde başımıza iş açma diye sözlü uyarılıyorum. Demek ki bu okulda bir muhbir öğretmen var olduğunu anladık. Çünkü bir çok okulda muhbir öğretmen belirlendiğini duyuyorduk.
Eğitim iş kolundaki sendikalaşma çalışmaları devam ediyor. Sendika konusunun konuşulması suç görülmüyor, ancak dikkatli davranmak gerekir düşüncesi etkin olmaya başladı.
Amatör bir çalışma sürdürmesine rağmen Eğitim Sen in çalışmaları devam ediyor. Üye sayısı çoğalıyor. Bazı uygulamalar da söz sahibi olmaya başladı. İl ve ilçelerdeki öğretmen Evleri nin yönetiminde bir öğretmen üyenin bulunması, il içi atamalarda bir öğretmenin temsil edilmesi, hizmet puanlarına göre atama işlemlerinin yapılmasında etkin rol almaktadır. Bu uygulama sayesinde İnönü İlköğretim okuluna gelme şansını yakalamış oldum. O yıllara kadar bir siyasiye arkasını dayamayan merkezi okullara gelmesi mümkün değildi.
Bir okul müdürü ben buraya belli bir misyon ile geldim diye söz edebiliyor. Güçlü olduğunu ispatlamaya çalışırdı.
İşte bunun gibi uygulamalar örgütlü oldukça azalmaya başlıyor. Fakat diğer taraftan Ankara'da yapılacak eylemlere gitmek isteyen sendika üyelerini taşıyan araçları lastiği eski bahanesiyle, araçta bulunan üyelerin kimliklerini toplayıp soruşturuyoruz diyerek oyalama yapılıyor. Ankara girişinde tekrar kontrol yapılır. Miting alanına gitmek için hipodrom önünde toplanır. Bir saatte varılır miting alanına. Yürüyüş kortejinin sağında ve solunda polislerde yürür. Zaman zaman küfür ederek tahrik ederdi bazı polisler. Disiplinli bir şekilde hareket ederdik. Tahriklere kapılmamamız gerektiğini konuşurduk. Her miting sonrası değerlendirme yapılır kazanımlar konuşulur. Özellikle uluslararası sözleşmelere dayalı olarak anayasanın düzenlenmesi üzerine ağırlık verilmesi üzerinde durulur.
Şehir Merkezine Geliyorum.
Devam edecek
Yorumlar
Yorum Gönder