6 ŞUBAT 2023 DEPREM YAŞANMISLIĞI
YAŞANMIŞLIK
Bu yazımı afet sonrası günlerinde gittiğim psikiyatri doktorumun önerisini de düşünerek yazıyorum. Çok uzun olmaması için bölüm bölüm paylaşacağım.
Doğanın ani hareketinin yıldönümü gününün yaklaştığı şu günlerde, derin ve garip duygular depreşiyor.
Doksan saniye içinde akıl erdiremeyeceğiniz bir değişim ve uyum süreci.
Bazen " gidenler mi kurtuldu, kalanlar mı kurtuldu" duyguları depreşti zaman zaman. O anı ve sonrasında olan gelişmeleri, umutları, umutsuzlukları unutmak mümkün mü. Zaman zaman o yaşanmışlıkları ifade etme gereksinimi duyuyoruz. Duygusallıkla, kızgınlıkla, hüzünle, sitemle. İlk üç saatlik zamanda olan duruma diyeceğimiz hiç birşey yok. Kişisel çaba, mahalle ve komşu dayanışması olağanüstü üstü şekilde sürdü. On beş gün boyunca da devam etti. Daha sonraki zamanlarda hal hatır devam ediyor. Kurtaramadığımız komşularımız, yakınlarımız.....
Herkesin bu döneme ait iz bırakan unutamadigimiz anekdotlarımız yüzlerce, binlerce. Ailem ile altı yedi saatlik binanın içinde mahsur kaldığım süreyi ayrıca ele alacağım.
Unutamıyorum.
*İskenderun ulaşımın en kolay sağlanacağı bir yerleşke olmasına rağmen, Afetin dördüncü günü, AFAD yardım elemanları geldi. Binalarımız içinde canlı var şurada diyoruz. Biz şu an birşey yapamayız malzemelerimiz sonra gelecek yanıtı alınıyor.
* On beş gün sonra, afet koordinasyon merkezinin oluşturduğu kriz masası kuyruğunda sıra bekliyoruz. Evleri yıkılanlar evinin içinde kalan eşyalarını liste halinde yazın bedeli kısa sürede ödenecek dediler. Bir arkamdaki teyze söyleniyor: Yavrıım bunlar bizim gazımızı almaya çalışıyor vermezler vermezler yine de yazalım bakalım ne olacaksa.
*20 gün sonra E5 karayolu kenarında çadırlar kuruluyor. Afat elamanı sesleniyor arkadaşına: Bu nasıl kuruluyor ben ilk kuruyorum.
*Gece saatlerinde varil içinde ateş yakıp askerler ile ısınıyoruz. Sohbet anında asker şöyle demişti: Abi biz 4:45 de tam tekmil hazırdık, çıkarmadılar. Hiç olmazsa trafiği düzenlerdik.
Devamı çok.
Osman Yılmaz.03.02.2023
(Hatay'da Afeti yaşayanlardan) Ankara
YARIYIL TATİLİ BİTİYOR OKUL VAR
(yaşanmışlık2)
3 Şubat 2023 kış ortasında güzel bir hava durumu. İskenderun 'da kış bazen yağmur ve rüzgardır. Kışı, aslında tatlı bir serinliktir. Kuytu yerlerdeki dut ağaçlarının başında tek tük de olsa yaprakları durur. Sahil şeridi cıvıl cıvıldır.
İsmet İnönü Mahallesi büyük bir mahalle. Bir bölümü düz alanda bir bölümü bayırlardan oluşan bir yerleşke. Bayırda bulunan yerlerde, dağ ve denizi, gündoğumu ve batımını seyredebilirsiniz. Siteler kooperatifleşerek yapılmış. Binalar otuz otuz beş yaşlarında. Daha sonraları yap-sat veya kat karşılığı yapılar oluşmuştur. Aslında küçük bir kasaba gibi. Sahil şeridine üç dört km. Sokak aralarında çocuk koşuşturması, karşı bloklar arası balkon veya mutfak pencerelerinden birbirine seslenen hanımların beylerin sesleri anlaşılır şekilde duyulur. Karşısındakinin nasıl olduğunu bildiği halde muhabbet için nasılsın iyi misin diye hal hatır soranlar, içinde bulunduğu durumu nasıl olursa olsun iyiyim diyenler, bütün sıkıntılarını art arda bir çırpıda sıralayı verip derdini dökenler, iyilik olsun, Allah kötülere fırsat vermesin, amin diye birbirini teselli etmeye çalışanlar. Bu gece ışığınız yandı durdu, bir durum mu vardı diye sorusunu sorup hem merak hem de sevgi güvenden oluşan komşu sözlerini sık sık duyarsınız. Sitede her bloğun altında her dairenin birer deposu veya garajı vardır. Malikleri çoğunlukla emekli ama genç kuşaklar ile de kaynaşma sağlayan bir yapıya sahip. Hataylı, Adanalı, Kahramanmaraşlı, Gaziantepli, Urfalı, Vanlı, Sivaslı, Konyalı, Mersinli Malatyalı bir aradayız. Arap, Kürt, Türk dilleri kullanılır. Alevî, Sünnî, şafi Süryani, İnanç ve din durumu bilinir ama nesin diye sorulmaz. Çoğu zaman ölüm sonrası defin adetinde öğrenilir. Kısacası site bir Anadolu birleşkesi. Hatay ise medeniyetler beşiği.
Böyle bir yerleşkede Salı Perşembe koro çalışmaları, her cuma 19:30 -21:00 arası 20 km'lik İskenderun bisiklet grubunun halk sürüşü yapılır.
Sağlıklı olabilmek, sosyal kalabilmek için bu etkinliklerde bulunabiliyorum.
3-4-5 Şubat günlerimi hem atölye, hem depo, hem arşiv, hem muhabbet hane olarak kullandığım yeri düzenlemekle geçti. Dağıtılması gereken kitapları verilmesi gereken yerlere ilettim. Engelli bireyler için hazırlamış olduğum doküman ve araç gereçlerin paketlerini, antika duruma dönüşen fotoğraf makineleri ni, lambalı, transistörlü radyoları, küçük el aletlerini, ilköğretmen okulumdan kalma 54 yıllık metin marka mandolimi bir kedi yavrusunun izlemesi eşliğinde düzene koydum. Yarın 6 Şubat pazartesi Okulların yarıyıl tatili bitti. Sabah saatlerinde öğrenciler sırtlarında çantaları ellerinde beslenme çantaları, yüzleri gülümsemeli, servis araçlarını bekleyecek. Anneleri balkondan pencereden el sallayacak, servis araçları gözden uzaklaşıncaya kadar arkasından bakacak. İşçiler art arda gelen servis araçlarını takip edecek. Gün yeniden doğacak. Akranlar birbirilerine takılıp espiriler yapacak. .
Yine öyle olacak 6 Şubat 2023 sabahı.
Diye uykuya dalıyorum.
3-4-5 Şubat
Osman Yılmaz
YAŞAM EŞİĞİ
İnsan vücudu sistematik olarak kendini düzenlediği, bir kurulu saat gibi nasıl alıştır ise öyle olur. Kaçta uykuya dalış ve uyanış saatlerinde tepkisini hissedersiniz.
Her günkü gibi saat 04 de uyandım.
6 Şubat gece sessiz. Düne göre biraz soğuk. Doğalgaz yanıyor mu diye peteklere dokunuyorum, iyi yanıyor. Uyandığım yerden TV'nin kumandası elimde, boş ver açma uyumaya çalış diyorum kendime. Atölyede düzenleme sırasında beni izleyen yavru kedi ayakucumda kıvrılmış yatıyor. Uyanmasın diye kımıldamamaya çalışıyorum. Kedinin öyküsü ayrı bir durum. Evde kedi bulundurma huyumuz yok. Geceleri soğuğa dayanamayıp bağıran kedi sesleri duyulur. İki gün önce eşim peşine takılan bu yavru kediyi eve aldı. Bu yaramaz gece soğuğuna dayanmaz geceleri kalsın gündüz anasını kardeşlerin bulur o demişti. Hemen bağlılık oluştu, peşimizde dolanıyor. Gündüz gezer, gece eve girer.
Hafif uyku halinde iken ayak ucumdaki kedi, kafamın var olan saç bölgesini yalıyor. Kızdım elimin tersiyle öteledim yere yuvarlandı. Kızdı elimi tırmaladı. Nankör dedim. Bir an düşündüm! Nankör o mu, ben mi?
DERİN BİR UĞULTU, YARIKKAYA RÜZGARI HABERCİSİ DEĞİL BU SES
Dışardan gök gürültüsünü, yarıkkaya rüzgarı başlangıcında çıkan derinden uğultu geldi . Ürperdim. Bina sallanıyor yavaştan yavaştan. Avizeler usuldan usuldan salıncaklar gibi hizlandı.tvnin yanındayım düşmesin düşünce yangın çıkar diye tutuyorum. Durmuyor gittikçe hızlanıyor sallantı. mutfak tarafından tencere tabak sesleri duvarlardan düşen sıva ve tuğla parçalarının ardı arkası kesilmiyor. Durmuyor durmuyor. Bilgisayar TV bulundukları yeri terkedip onlarda yere yattılar. Oturduğum yerde durmaya çalışıyorum. Divanın yanına uzandım. Bina çökecek. Lambalar kendiliğinden yandı. TLF şarjı aklıma geldi birden. Sarsıntı durmuyor azalmıyor. Tutunmalarla telefonu şarja taktım. Duvardan düşen tuğla sesleri azaldı sarsıntı devam ediyor durmuyor. Pencere kanadı fırladı masanın ayak dibine. Telefonu sımsıkı tutuyorum. Sinyal sesinden ulaşırlar düşüncesi ile. Eşim yatak odasında sesleniyorum. Ses duyulmuyor. Sarsıntı azaldı. Kalkmaya çalışıyorum. Bütün kapılar kasılmış açılmıyor. Tuğla parçaları ile yarım camlı salan kapısının camlarını kırmaya başladım. Kırık cam tehlike oluşturacak. Eşime sesleniyorum " camları ben kırıyorum korkma" diye. Nasıl korkmasın ki! Derinden sesi geldi iyiyim tamam diye. Cesartim, umudun filizlendigini hissettim.
SOSYAL MEDYALARDAN HER YANA YAZDIK, DUYACAKLAR, GELİRLER (6 Şubat....)
Umut var, ayaktayız diyorum. Kapının cam ve kontrplak bölümlerine tuğla kırıklarını vuruyorum kapı direniyor. Pense ile tornavidayı kullanarak hol kapılarının camlarını kırarak, sandalyeleri basamak yaparak eşimin bulunduğu odanın kapısına ulaştım. Dolaplar yere uzanmış kıpırdamıyor. Güçlükle öteliyorum. Eşim kapının öbür tarafından kapıyı zorluyor. Camını kırmaya uğraşıyor. Cam yüzünü kesmiş fark etmiyor.
Karşı komşumuz kendi kapısını açmaya çalışıyor duyuluyor. İki çocukları var, onlar bari kurtulabilseler diyoruz. Açılan bölümden atlaya atlaya salona geçiyoruz. Diğer odaların tavanından sular akıyor. Su sesleri gittikçe artmaya başladı. Damdaki su depoları devrildi sanırım.
Yağmur ve rüzgarın telaşı da bir taraftan artarak devam ediyor. Divana uzanıp battaniye sarılıp durmak en iyisi. Mutfak tarafından beş litrelik iki su kaplarını yanımıza aldık. Elime geçen bisküvi ve ekmeği, bir iki demir kaşığı da divanın yanına koydum. Uzun süre kalırsak ses çıkarmak için.
Tavandan yağmur sularının akışı hızlanıyor. Binanın doğudan batıya doğru yatmaya başladığını hissediyoruz. Eğimli bir hal aldı. Tamam yıkılacak, iyicene sağlam bir şekilde durmalıyız. Dış tahta ve panjur kapı kasılmış açılmıyor. Pencere tarafındaki duvar yarıldı yanaşamıyoruz. Dışardan yardım gelmeden kurtulamayacağımızı anladık. Sarsıntılar devam ediyor. Dışarıda ki bağırışlar, çığlıklar dalga dalga çoğalıyor. Yağmur, soğuk rüzgar da sanki çaresiz, telaşlı. Çığlıkları duydukça sakin olalım,en üst kattayız güvendeyiz diyerek korkuyu azaltmaya çalışıyorum. Bir süre sonra yan bloğun tarifi mümkün olmayan bir sesle çöktüğünü pencereden görünce umut uzaklaşıyor. Eşim kıpırdamadan bekleyelim. Sabah olmadan kimse birşey yapamayacak diyor. Bekliyoruz. Telefonlarımız çalıyor. Hatay dışından arayanlara bina içindeyiz alt katlar çöktü her an herşey olabilir deyip konum atıyorum peşi peşine. Watsap hattından yurt dışından peşi peşine görüntülü aramalar iyiki görüntülü aradılar. Çocuklarımız en azından ikimizin de iyi olduğunu görecek. İki üç dakika birbirlerimizi teselli edebildik. Şafak söküyor, soğuğun tavan yaptığı saatler. Çığlıklar durmuyor. Binamızın bir bölümü daha çöktü sanırım. Güm diye olduğu yerde oturdu. Elektrik kesildi. Doğalgaz kokusu yayılıyor. Aşağıdan; Osman amca çakmak, lamba açma. Gaz kokusu var diye bağırıyor, uyarıyor mahallenin gençleri. İki aşağı blokta yangın çıkmış duman kokusu etrafı sarıyor. Mahalleli canla başla enkaz altında kalanlara ulaşmaya çalışıyor. Kurtulanlar, içerde kalanların adlarını sayıyor. Gençler sosyal medyayı kullanarak her yere durumu bildirdiklerini söylüyorlar. Mutlaka geleceklerdir, dayanın, sakin olun diye bir yandan teselli edip çaba harcıyorlar. Gerilim, belirsizlik çaresizlik hat safhada.
Tornavida ve pense ile dış kapıyı parçalamaya uğraşıyorum. Olmuyor çok zaman alacak. Aşağıdaki komşulara sesleniyorum bana bir keser veya balta bulun. On dakika içinde balta bulmuşlar. İp salarak baltayı yukarı olabildim. Dış kapılardan sığabilecek kadar delik açmak en doğrusu. Sonunda o açıklığı sağladım. Bundan sonrası merdivenlerin durumu ve bina çıkışı. Zemin ve birinci kat çökmüş.
Beş altı saattir bekleyiş. Aşağıdaki durum nasıl bilmiyoruz. Soğuk soğuk. Üşüyoruz! Çaresizlikten mi soğuktan mı!
KURTULDUĞUMUZA SEVİNEMİYORUZ ACILAR ACITIYOR.
(7 Şubat ... ...)
Sığabilecek kadar bir açıklık var artık buradan çıkabiliriz. Eğer merdivenler sağlam ise, birinci katında giriş kapısı açık ise, salon penceresinden çıkarız. Umut var. Aşağı sesleniyorum; "Alt İki katın merdivenlerini görüyorsanız ben son katların merdivenlerini görüyorum. Bana seslenin"
Tamam görünüyor yanıtını aldım. Divanın üzerinde uzanan eşime, merdivenler sağlam sen önce in . Komşuların hepsi aşağıda, yeğen Mehmet ile Ayşe yi de gördüm oradalar. Ben battaniye ve paltoları aşağı atacağım. Anlaştık. Açılan aradan çıkıp bir kat aşağı indi. Merdivenler sağlam çabuk ol, ben iniyorum diye seslendi. Battaniyeleri paltoları pencereden aşağı atıyorum. Dışarı soğuk, rüzgar var. Sarınacak ne buldumsa fırlattım aşağı. Kılıfı ile yere yuvarlanmış sazı, dizüstü bilgisayarı alıp, açılan delikten önce onları dışarı koyup sonra ben merdivene geçeceğim. Üçümüz aynı anda geçemeyiz . Yavru kedi aklıma geldi birden seslendim seslendim gelen yok. Aşağıdakiler sesleniyor, Osman Hoca nerdesin? Bayramiye Abla indi hadi acele et. Tamam geliyorum diye seslendim. Birinci kattaki daire yere sıfır balkonundan aşağı inerken gülüyorum seviniyorum. Adnan komşu, millet can derdinde adam saz derdinde diye takıldı. Bundan sonra ben çalacağım hep birlikte oynayacağız dediğimi hatırlıyorum. İki adım atıp etrafa bakıyorum. Korkunç! Araçlar yıkıntı arasında herkes bir koşturma telaş içinde. Bütün kaslarım çözüldü olduğum yere yığılıp kaldım. Kucaklayıp gözlerimi elleri ile kapatarak araca götürdüklerinin farkındayım. Hemen oradan uzaklaştırdılar. Yeğenimizin hasar almayan evine geliyoruz. Güçlü bir sarsıntı yine donup kalıyoruz. Ayşe'nin Antakya'da bulunan gelinleri ve yeğenlerinden haber alınamıyor. Telefonların öbür ucundan bir ses bir umut bekleniyor. Aklımıza gelen herkesi arıyoruz. Onları kaybettik! Şu anda enkazda birşey yapamıyoruz.! Hiç durmadan arıyorum, ulaşılamıyor! Sesleri. İnstagram, Twitter, Facebook, watsap sosyal medya kanallarından yardım, iletişim sağlamaya çalışıyor sağ kalanlar kurtulanlar.
TV Haberlerinden gelişmeleri izliyoruz ara ara. Sosyal medya ve iletişim başkanlığının duyurusu okunuyor. Deprem bölgesi ile ilgili sosyal medyada haber ve yayınlara ve erişimine kısıtlama getirilmiş.
Lanet olsun.
Konum paylaşılıyor, anlık resim ve görüntü paylaşılıyor, her yer can pazarı. Görüntü durumuna göre halk birbirinin yardımına koşuyor.
Kurtulanların kurtulduğuna sevinemedikleri bir durum. Sevinçler de acıtıyor, acılar da katlayarak acıtıyor.
DEPREM BÖLGESİ ANTAKYA'DA 15 HAZİRAN 2023 TARİHİNDE
OKULDAŞ, MESLEKTAŞ, EMEKLİ BAYAN ÖĞRETMENİMİZ ELİF ÖZKAN AZAZİ'NİN YAŞAM KESİNTİ İLE İLGİLİ PAYLAŞIMI (Hoşgörüsüne sığınarak paylaşıyorum)
[Bugün sabah şiddetli yagmur ile uyandım. Çadırım sele gidecek sandım. Sonra açıldı,umutlandım. Öğleden sonra fırtına çıktı. Şimdi çadırım uçacakmış gibi.Biraz sonra ruh halim nasıl olacak bilmiyorum.Yani nasıl normale dönülecek kestiremiyorum.Gece fareler çadırın üstünde cirit atıyor. Yılanlar çadırın etrafında dolaşıyor. Sivrisinekler kanımı emiyor.Hasarli binada tuvalete gidiyor banyo yapıyorum. Nasıl normale döneceğim bilmiyorum.Uzaklara kaçmak istiyorum gidemiyorum. Buraya arkamı dönemiyorum. Mutsuzum,huzursuzum,üzgünüm, kızgınım. Yeter artık diyorum.Ama tüm şehir böyle bunu net biliyorum.Hala bizim için atılan bir adım yok.Acaba bu sabır bitmeyecek mi.insanlar yeter demeyecek mi.Bu insanca yaşama hakkı için elele vermeyecek mi.Umut büyütmek istiyorum,hep birlikte.]
Arkadaşımın yazmış olduğu yaşam kesitini okuduktan sonra anayoldan geçen araçları saymaya başladım her nedense. Antakya İskenderun yol güzergahında, on dakikada bir tırlar geçiyor kasaları enkazlardan çıkan hurda demir yükleri ile. Özel Haddanelere taşıyorlar imiş. İç çekerek izliyorum hurda demir yüklü tırları, yukarıda paylaşım yazısının bıraktığı duygularla harmanlayarak.
Bir süre sonra, az ileride pazar yerine kurulmuş çadırlar dikkatimi çekiyor. Karmaşık duygular işte sağa sola savuruyor. Çadır aralarında, saklambaç oynayan, koşuşturan çocuklar hemen dikkat çekiyor. Çadır aralarına gerilmiş iplere aşılmış çamaşırlar sallanıyor.Bir annenin sesi duyuluyor. Uzakta oynayın, çamaşırları düşüreceksiniz.
Osman YILMAZ. 16 Haziran 2023 İskenderun.
Yorumlar
Yorum Gönder